2005’in sonuna geldik. Yılın son günleri, bütçe görüşmeleri nedeniyle, benim için oldukça keyifli geçti. Bütçe görüşmelerini izlemekten aldığım keyifi, hiçbir televizyon programında

2005’in sonuna geldik. Yılın son günleri, bütçe görüşmeleri nedeniyle, benim için oldukça keyifli geçti. Bütçe görüşmelerini izlemekten aldığım keyifi, hiçbir televizyon programından almam. Mahalledeki taksi durağının AKP’li şoförleri, görüşmeler sırasında Erdoğan ve Unakıtan’ın epey hırpalandığı nı kabul ediyorlar. Bu aralar başları biraz önde. Aslında, Anadolu’nun çoğu yerinde esnaf ve kahvehane tartışmalarında AKP’lilerin süngüleri düşmeye başladı. Sesleri eskisi gibi gür çıkmıyor. Bizim şoförler de artık savunmayı AKP’nin yaptıkları üzerinden geliştiremiyorlar. "Abi" diyorlar, "İyi ama muhalefetin söylediği bir şey de yok. Baksana Baykal’a ha babam saldırıyor ama bir şey söylemiyor. Başbakan rakamlar veriyor".

Onlara bir futbol adamının sözünü hatırlattı m: "İstatistik mini etek gibidir, çok şey gösterir ama en önemlilerini saklar." Ben öyle rakamlar verilen bütçe görüşmelerini sevmiyorum. O rakamlardan bir şey de öğrenemiyorum. Çoğu insan şikâyet etse de, bütçe görüşmelerimizin biçiminden memnunum. Yüzlere, yüz ifadelerine, jestlere, mimiklere bakıyorum ben. Kimin doğru söylediğini, işlerin nasıl gittiğini o ifadelerden yakalamaya çalışıyorum.

Sözler ne söylerse söylesin, yüzler AKP’nin cicim aylarının bittiğini gösteriyor. AKP yoksulları n sempatisini toplayıp geldi iktidara. Onlara, iki yıl sabretmelerini, üçüncü yıl refahı ceplerinde hissedeceklerini söyleyerek geldi. Çay-simit hesaplarıyla yoksulları şimdi daha iyi durumda olduklarına inandırmaya çalıştı Başbakan.

Yoksulların cebi Başbakan’ın hesabını doğruluyor olmasa gerek ki, yüzler asılıyor, sinirler geriliyor, milletvekilleri birbirlerinin üzerine yürüyor, tokat atmaya çalışıyor. Artık, eleştirilere gülüp geçme rahatlığındaki AKP grubu yok. Devletin resmi rakamları, eylül ayında işsizlik oranının yüzde 9.7’ye çıktığını, işsizler ordusuna 42 bin yeni işsiz katıldığını söylüyor.

Başbakan, "Ben devletin resmi rakamları nı veriyorum. Gazete kupürleri ile konuşmuyorum. Nereden nereye geldik? Sizin hayalinizin ulaşmadığı yere bizim fiilimiz ulaşı yor" diyor ama istatistik kurumu TÜİK de devletin resmi bir kurumu ve onun hesaplamaları na göre 4 kişilik bir ailenin beslenebilmesi için 563 YTL gerekiyor. Net asgari ücretin 380.46 YTL olduğu bir ülkede asgari ücretli ailelerin nasıl beslendiğini varın siz hesap edin.

AKP’Yİ ZORLAYAN GELİŞMELER
Hükümet yalnızca kendi tabanı ve kendisini iktidara getiren yoksullarla değil, ülkenin en zenginleri ile de sorun yaşıyor. TÜSİAD’la girilen tartışma cicim aylarının bittiğinin bir başka işareti. Pamuk davası ve Lagendijk gibi en Türkiye yanlısı Avrupalı parlamenterlerin soruşturmaya uğraması, AB yolundaki yoğun çabaları yüzünden kimi liberal çevrelerin desteğini alan AKP’yi zorlayan bir başka gelişme.

2005 sona ererken AKP’nin iç ve dış avantajları nı kaybettiği görülüyor. FBI, CIA başkanları nın ziyaretleri böyle bir dönemde sıklaştı. Hükümet ziyaretleri "rutin" olarak nitelese de deneyimli diplomat Kaya Toperi bu ziyaretlerin tesadüf olmadığını söylüyor. Toperi’ye göre, Irak’ta sıkışan ABD çekilmeye hazırlanıyor ve Türkiye’den yardım istiyor. Bu yardım talebi, olsa olsa Coni’nin boşalttığı yeri Mehmetçik’in doldurması olabilir.

2005 sona ererken ABD’de en zor günlerini yaşayan Bush, Türkiye’de kendisini zor günler bekleyen Erdoğan’la daha yakın bir işbirliği isteyebilir. Yine de Bush’la kıyaslandığında, Erdoğan’ın durumu daha parlak. Bush’u yalnızca Demokratlar değil kendi partisi içinden kimi çevreler bile sıkıştırırken, Türkiye’de Erdoğan’ı zorlayan bir muhalefet yok.

Yıl bitiyor. 2005 sona eriyor. Türkiye halktan yana, güçlü bir demokratik muhalefet arıyor. Keşke Latin rüzgârlarının etkisi 2006’da buralarda da hissedilse.