18 Nisan 2010 tarihli ve ”Bir Yumruk Hikayesi” başlıklı yazıda, Ukrayna’da ilk ve son kez yaşadığım bir gasp olayını anlatmıştım

18 Nisan 2010 tarihli ve ”Bir Yumruk Hikayesi” başlıklı yazıda, Ukrayna’da ilk ve son kez yaşadığım bir gasp olayını anlatmıştım.

Oturduğum masaya davetsiz gelen üç kişiden ikisi, el çantamı almaya kalkmışlardı. Ben de bir zarar görmeden güç bela ellerinden kurtulmuştum.

Daha sonra olayı anlattığım arkadaşım Max, topladığı arkadaşları ile üst üste üç gece oturduğum o kafeye gelerek, gaspçıları beklemişti.

Kendisini vazgeçirmeye çalışmış, ”Olay hızla Türk-Ukraynalı çatışması şeklinde lanse edilir, gereksiz sorun olur.” diye uyarmıştım ama dinlememişti beni. Neyse ki, adamlar da bir daha ortalıkta görünmemişti. Olay da kapanmıştı.

Bu olayın ayrıntısını yazdığım o yazıda, ”hangisi Ukrayna?” diye sormuştum. Gerçekten de hangisi Ukraynalı idi? Gaspçılar mı, yoksa bir yabancı ile dayanışmaya çıkanlar mı?

Sonra başka ülkelerden de örnekler vermiştim.

Almanya’da Solingen’de Türkleri yakanlar mı Almanya’ydı, yoksa yananlarla dayanışmaya gidenler mi? Türkiye’de, Sivas’ta canlarımızı yakanlar mıydı Türkiye, yoksa o katliamı protesto edenler mi? Hrant’ı vuranlar mı, yoksa bu katliamı barışçıl demokratik bir şekilde protesto eden yüzbinler mi?

Bu olayı bana hatırlatan, Güney Kıbrıs’ta Karşıyaka basketbol takımı oyuncularına yapılan ırkçı saldırı oldu.

Haberi okuduğumda aklıma yine ”hangisi” sorusu gelmişti. Hangisi Rum kesimi idi; saldıranlar mı, yoksa saldırıyı kınayanlar mı? Şu ana kadar Rum kesiminden saldırıyı kınayan toplumsal bir tepki görmedim. Belki de olmuştur ve belki de Türkiye basınına yansımamıştır. Resmi açıklamaları da önemsiyorum tabii ama toplumsal tavır daha önemli. Umarım Güney Kıbrıs’ta birileri de, Karşıyaka takımına yapılan bu ırkçı saldırıya tepki göstermiştir.

Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, ”ülkelerinden ırkçılığı silemezlerse, hayır yüzü göremeyeceklerini” söylemiş, ”Türk propagandasına malzeme vermekle” suçlamış saldırganları. (Milliyet, 24 Aralık 2010)

Eleştirdiği şey, ırkçılık mıdır, yoksa ”Türk propagandasına malzeme vermek” midir; bu kadarcık bir haberden anlaşılmıyor.

Yazılarını ilgiyle okuduğum, gazetemiz yazarlarından Nazım Alpman da değinmiş konuya, ”Milliyetçilik Rumları rezil etti” başlıklı yazısında. (Birgün, 24 Aralık 2010)

Doğrusu, Hristofyas’ın ”ırkçılık” dediğine Alpman’ın neden ”milliyetçilik” dediğini anlamadım. Çünkü ırkçılık ve milliyetçiliğin iki farklı siyasal anlayış olduğuna inanıyorum. Ama konu bu değil.

Bir polemik olsun diye değil ama asıl söylemek istediğim şu; galiba, o ırkçı saldırının ”kimi” rezil ettiği konusunda Alpman’la farklı düşünüyoruz.

Bana kalırsa, Karşıyaka takımına yapılan o saldırılar, ”Rumları” değil, ”ırkçıları” rezil etti!

Irkçı saldırıyı yapanlar aynı zamanda Rum diye, neden ırkçılar değil de, Rumlar rezil olsun ki, anlamıyorum. Solingen’de Türklerin evini ateşe veren ırkçılar, aynı zamanda Alman oldukları için, neden Almanlar da bu suça ortak olmuş gibi gösterilsin?

Hrant’a yapılan ırkçı saldırı, neden ırkçılara değil de, Türklere mal edilsin?

O zaman, Solingen’de o ırkçı saldırıyı protesto eden yüzbinlerce insanı nereye koyacağız? Ya Hrant’ın cenazesinde o ırkçı katliamı protesto eden yüzbinleri?

Aslında o yazısında Alpman cesurca bir iş yapmış. Anladığım doğruysa, ırkçıların (o buna ”milliyetçilik” diyor) aslında ”ırklarını” rezil ettiğini söylemek istemiş. Sol’da genellikle kendi ulusunun milliyetçiliğini eleştirmek, ama başka ulusların milliyetçiliğine sessiz kalmak şeklinde bir tavır yaygındır çünkü. Hatta bazen bunların hedefinde Türkler olsa bile durum pek değişmez.

Bense sadece şunu söylemeye çalışıyorum; ırkçının önündeki ulusal kimlik önemli değildir. Irkçı, ırkçıdır. Onun önüne, Türk, Yunan, Ermeni, Alman vb. sıfatı koymakla, dünyanın bu güzel uluslarına haksızlık etmiş oluruz.    

Nasıl bütün halklar kardeşse, bütün ırkçılar da kardeştir! Birbirleri ile kavga ediyor gibi görünmelerine rağmen.

Tam ifade edebildim mi bilmiyorum, ama yine de şimdi daha rahat söyleyebilirim:

Odesa’dan Kostas’ın size selamı var!