Irak Çalışma Grubu'nun (ISG) uzun süredir beklenen rapo

Irak Çalışma Grubu'nun (ISG) uzun süredir beklenen raporu açıklandı. Raporda önemli, yeni ayrıntılı öneriler olmakla birlikte Irak'ın işgali ve işgalin yarattığı bölge krizine fazlaca katkıda bulunacak gibi görünmüyor. Cumhuriyetçi Dışişleri eski Bakanı James Baker ve Demokrat Temsilciler Meclisi eski üyesi Lee Hamilton'ın hazırladığı 79 maddeden oluşan rapor geç kalınmış önerileri içeriyor. Bu öneriler içinde "en can alıcı" madde ise 2008 itibariyle ABD'nin Irak'taki asker sayısını azaltması. Ancak bu asker çekmek anlamına gelmiyor. Ayrıca Bush yönetimi tarafından kabul edilmesi yönünde de henüz yeşil ışık yakılmış değil. Rapordaki birçok maddeyle şu an uygulanan politika arasında taban tabana zıt durumlar var. Üstelik 2008'deki başkanlık seçimleri göz önüne alınacak olunursa bu öneriler paketinin kim tarafından uygulanacağı da belli değil? Yani, Neoconlar kadar Demokratların tavrı da belirsiz.

SİZ DÜZELTİN!
Bazı başlıkları ele alacak olursak: Raporda Irak hükümetinin gerekli tedbirleri almaması, güvenliği sağlayamaması halinde bile Amerikan askerlerinin kademeli olarak geri çekilmesi isteniyor. Bu ise sadece bir tehdit unsuru taşıyor. Üstü kapalı olarak "Irak hükümeti gerekli tedbirleri alamaz, ulusal birlik, güvenlik ve yönetim anlamında başarı sağlayamazsa Amerikan hükümeti askeri politik ve ekonomik desteğini çekecektir" deniyor. Yani raporda hâlâ "biz demokrasi için geldik ama onlar bizi öldürüyor" cehaleti aşılamamış durumunda. Irak ve bölgedeki tüm dengeleri silah zoruyla değiştirdikten, insani, kültürel, sosyal ve ekonomik bir katliamdan sonra "gerisini siz çözün" denmek isteniyor.

Ancak, mevcut Irak yönetiminin ülkeyi hiçbir şekilde yönetemediği zaten biliniyor. Iraklı grupların birlikte hareket etmesi için çeşitli tedbir alınması da isteniyor ki burada gözden kaçırılan noktalar var: Irak'ın yönetimine katmak istedikleri Sün-nilerin yeteri kadar ön plana çıkarılmıyor, Kürtler ayrılmak istiyor, Şiiler arasındaki (Sistani, Dawa Partisi ve Sadr Grupları) güç mücadelesi sürüyor. Ancak, rapor direniş karşısındaki yenilgiyi ve direniş ka-ale alınmadan Irak'ın istikrara kavuşmayacağını tescil ediyor. Çünkü, El Kaide dışındaki tüm gruplarla; örneğin Şiilerin dini lideri Sistani, Mukteda es Sadr ve diğer silahlı direniş gruplarıyla masaya oturulması öngörülüyor.

ANAYASAYI ABD YAPTI
Ancak, etnik, mezhebi ayrılıkları körükleyen anayasanın nasıl revize edileceği, yeniden yazılıp yazılmayacağı belli değil. Çünkü ABD tarafından hazırlanan, Irak'ı hiç hazır olmadığı bir yöne götüren; bölünmeyi ve düşmanlıkları körükleyen mevcut anayasa, hali hazırda federasyon, petrol gelirlerinin paylaşımı, güvenliğin kontrolü, mali yönetim, dinin rolü gibi 50'den fazla maddesiyle, merkezi hükümetinin elini zayıflatıp, etnikgruplara ayrılma ve geniş özerklik konusunda yetki veriyor.

Üstelik işgalin hemen ardından Baas Partisi'nin faaliyetlerinin yasaklanması, ordunun fesih edilmesi ülkedeki "laik" damarı da neredeyse silmiş durumda. Raporda ise ABD'nin mezhep ve etnik farklılık gözetmeden, yetişmiş profesyonellerin (Şii, Sünni, eski Baascı, Kürt, Türkmen) hükümete dönmesini sağlaması gerektiğini altı çiziliyor ki bunun için çok geç. Irak'ın yetişmiş, uzman, entelektüel kadrolarının çoğu, işgal yönetimini de göz yummasıyla, öldürüldü, çoğu da ülkeden kaçmış durumda. Üstelik ABD tarafından hazırlanan Irak'ın seçim sistemi birleştirici olmaktan çok ülkeyi etnik kimlikler üzerinden paylaşmayı körüklüyor.

'ŞER EKSENİ' FİYASKOSU
Orduya gelince. Sadece etnik ve mezhebi grupların güvenliği sağlayan, zaman zaman diğer etnik gruplar üzerinde katliamlar yapar Irak ordusu denilen biçimsiz, eğitimsiz ve yetkisiz yapının güçlendirilip Iraklı kimliği altında birleştirilmesi gerektiği vurgulanıyor ki bu çok mümkün görünmüyor. Böylece Amerikan askerlerinin kendi üslerine çekilip sokakları Iraklılara bırakması ve daha az kayıp vermeleri öngörülüyor.

Komşu ülkelerden "yardım" istemeye gelince. Irak ve Suriye ile birçok konuda sıkıntısı olan ABD'nin hangi temel üzerinde yakınlaşma sağlayacağı ya da bu ülkelerin taleplerinin ne olacağı hala belli değil. Ama en mantıklı önerilerden birisi de bu. Ayrıca bu öneri, Irak'la birlikte İran ve Suriye'yi hedefine alan ABD'nin ikinci saldırı planını rafa kaldırmasını gerektiriyor. Şer ekseni söylemi ile çelişiyor ve ABD'nin bu eksen karşısında saldırı politikasının yenilgisin tescil ediyor.

DENİZ BİTTİ!
Bu rapor, denizin bittiğini ama Irak ve bölgenin daha az zararla istikrara kavuşması için son bir çığlık olduğunu gösteriyor. Tabii ki bu durumda istikrarını kimin için istendiği sorusu önem kazanıyor. Yani ABD için, Irak'ın geleceği için mi yoksa bölge için mi? Bu hala belirsiz. Raporda bir B planı da yok.

Yani 79 önerinin yer aldığı rapor herhangi bir sonucu ulaşamazsa ne yapılması gerektiği ya da ne yapılacağı söylenemiyor.

Sonuç olarak ABD açısından içinde yeni ve cesur maddeler bulunan rapor için çok geç kalındığı söylenebilir. ABD'nin bölgede tek taraflılıktan, çok taraflığa, savaştan diplomasiyle dönmediği sürece kaybedeceği biliniyor. Ama kesin olan, öncelikle işgalin hemen sona ermesi, Irak içindeki direnişçiler dahil tüm grupları kapsayan geniş çaplı bir konferansın toplanması ve Irak sorununun sadece Irak'ta değil Filistin, Suriye, İran ve Türkiye'yi içinde alan bir coğrafyada çözülmesi gerekiyor.

TEŞEKKÜR: Kameraman arkadaşım İlker Taş'la birlikte Lübnan Savaşı sırasında hazırladığımız "Ortadoğu'da Savaş" adlı haber dosyamız bu yılın Sedat Simavi TV Haber Ödülü'ne layık görüldü. TGC Yönetimi, Ödül Jürisi ve NTV'deki arkadaşlarıma teşekkür ederim.