Türkiye'nin bilim ve teknolojiyle ilgili en üst karar organı Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'dur (BTYK). BTYK'nın 10 Mart 2005 tarihinde yapılan toplantısını TÜBİTAK web sayfasında canlı olarak izlemek mümkündü.

Türkiye'nin bilim ve teknolojiyle ilgili en üst karar organı Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'dur (BTYK). BTYK'nın 10 Mart 2005 tarihinde yapılan toplantısını TÜBİTAK web sayfasında canlı olarak izlemek mümkündü. Bu toplantıyla ilgili gazetelerde çıkan haber ve yorumlarsa toplantı kararlarını toplu olarak ele almadı. Bazı gazeteler özellikle "uzay" ve "savunma" sanayii ile ilgili kararlara göklere çıkardı, bazı yorumcularsa, yeni yönetimle eski yönetim arasındaki çatışmaları büyüterek, toplantı kararlarını küçülttü.

Her şeyden önce BTYK ile ilgili geçmişteki aksaklıkları belirtelim. İlk olarak Kurul'un toplantı sıklığı geçmişte "yıllara" yayılmaktaydı. 2004 yılından başlayarak toplantıların altı ayda bir yapılması ve takvime bağlanması kararlaştırdı ve bu doğrultuda bu mart ayındaki de gerçekleştirildi. Umarız, bundan sonra da takvime uygun olarak altı ayda bir toplanmaya devam eder. Kurul'la ilgili geçmişteki ikinci büyük sorun, kararların alınması ancak uygulamaya sokulmamasıydı. Bu kez farklı olacağa benziyor, çünkü eylül ayında alınan kararlar uygulamaya sokuldu ve mart toplantısında karara dönüştürülmesi önerilen konular da karara bağlandı.

***

BTYK'nın son toplantısında alınmış 11 karar var. Bu yazıda sosyal bilim kökenli biri olarak alınan kararlardan sadece birine odaklanmak istiyorum, sosyal bilimlerle ilgili olarak TÜBİTAK bünyesinde bir grup oluşturularak, bu alana verilen proje desteklerinin bu grup tarafından yürütülmesi. Doğrusu, pek çok ülkede TÜBİTAK benzeri araştırma konseyleri hem fen bilimleri hem de sosyal bilimleri içerir. Bu açıdan adında yer almamakla birlikte, TÜBİTAK bünyesinde sosyal bilimlerle ilgili bir grup kurulmasında bir sakınca yok. Bir kez daha vurgulayalım, TÜBİTAK'ın fen ve doğa bilimlerindeki proje destekleri de araştırma gruplarının yönetiminde dağıtılıyor. Aynı işlemler, sosyal bilimler için de uygulanacak, kurulan grup araştırma yapmayacak, proje önerilerinin değerlendirilmesi işlemlerini (hakemlerin seçimi gibi) gerçekleştirecek. Destek almayan isteyen araştırmacılar proje formları doldurarak destek talebinde bulunacaklar. Bu istekler, araştırmacının adı gizli tutularak bağımsız hakemler tarafından değerlendirilecek. Aynı sistemin fen ve doğa bilimlerinde uygulanmasında büyük sorunlar çıkmadığına göre, süreçler verimli olarak işletilebilir. Ancak sosyal bilimlerle ilgili olarak bazı ilginç durumlar söz konusu.

***

Ülkemizde sosyal bilimlerde kabaca üç tür araştırmacı olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Birinci grup genellikle büyük medya destekli sosyal bilimciler... Sosyolog Bourdieu'nun izinden giderek, bunlara "simgesel seçkinler" diyebiliriz. Simgesel seçkin olan sosyal bilimciler, özellikle büyük medya holdinglerinin çeşitli nedenlerle ön plana çıkarttıkları insanlardan oluşuyor. Bu nedenler, söz konusu kişinin yapacağı yayınların ticari fırsatlar içermesi; egemen çıkarların istediği yönde görüşleri desteklemeleri veya Türkiye'de değişmesi istenen konularda kendilerine destekte bulunması olabilir. Sayıları 30-40 kadar olan bu simgesel seçkinlerin büyük çoğunluğunun TÜBİTAK projelerine teklifte bulunacaklarını bile sanmıyorum. Çünkü bunların bir kısmı Avrupa Birliği, ABD ve çeşitli çokuluslu kuruluşlar tarafından destekler alıyorlar. İkinci olarak bunların, yerine almaya aday "alt klikler" var... Bunlar da kendi ağlarını kurmuş durumdalar ve "simgesel seçkin" olmasalar bile yukarıda belirtilen odaklardan gelen desteklerden paylarını alıyorlar. Üçüncü grubu ise "bağımsız araştırmacılar" olarak tanımlayabiliriz. Aslında çoğunluğu bunlar oluşturuyor. Bu güne kadar çoğunlukla tek başlarına araştırmalarını gerçekleştiren, kendi bildikleri yolda araştırma yapanlar... Sosyal bilimler alanındaki desteklerin hangi gruplara gideceği, yapılacak olan örgütlenmeyle yakından ilişkili olacak.

***

Düşünülmesi gereken önemli bir konu da, bir anlamda "hedef odaklı" araştırmalarla ilgili. Ülkenin bazı önemli sorunlarına ilişkin olarak proje çağrılarının yapılmasının da düşünülmesi gerekir. Bir anlamda aşağıdan yukarı desteklerle yukarıdan aşağı desteklerin iç içe olmasında yarar olabilir. Örneğin TÜBİTAK'ın desteklerinde bulunan bazı teknoloji alanlarının toplumsal boyutlarının da araştırması gerekiyor. Bütün dünyada bu tür bir eğilim var. Geleceğin teknolojilerine ilişkin sosyal bilimlerin de diyeceği şeyler olmalı...